Her zamanki otelimize yerleşiyoruz. Kim bilir kaçıncı kez aynı otel. Odaları, koridora döşeli halıların rengini, kapının üzerine asılı oda numaraların tanıdıklık hissini seviyorum. Odadan içeri girince evimin kapısından içeri giriyormuşum gibi bir his doluyor içime. Sabah kahvaltının kaçta başlayacağını, hangi masanın gün ışığıyla aydınlanacağını biliyorum. Yağmurlu günlerde de o cam çatılı avlunun altında oturmak çok keyifli. Paris’te olmak çok keyifli zaten. En son 407 numaralı odada kalmışız. Şimdi o zamanı çok özledim.